Greta Thunberg’in yeni kısa filmi: “For Nature” (Doğa İçin)

Çeviri
-
Aa
+
a
a
a

Tom Mustill’in yönetmenliğini üstlendiği “For Nature”ı Türkçe metniyle birlikte yayınlıyoruz. 

Sizlere anlatmak istediğim bir şey var. 

Doğa ile ilişkimiz kopmuş durumda. Ama, ilişkiler değişebilir.

İklim krizi, ekolojik kriz ve sağlık krizi, hepsi birbiriyle bağlantılı. Biz artık bunların arasındaki bağlantıları görmüyoruz, sadece şu kadar uzaktan görebiliyoruz. (Elini yüzüne iyice yaklaştırarak aradaki kısa mesafeyi işaret eder)

Peki ne yapacağız?

Benim adım Greta Thunberg ve yüzleşebilmemiz için bu noktaları birleştirmek istiyorum. Çünkü, kabul etmek gerekir ki, değişmezsek, ayvayı yemişiz demektir.

SAĞLIK

Covid-19 yüzünden milyonlarca insan hayatını kaybetti. Keza Covid yanı sıra Zika, Ebola, Kuş Gribi, Deli Dana Hastalığı, Batı Nil Humması, SARS, MERS, HIV-AIDS nedeniyle milyonlar öldü… 

Yeni hastalıkların neredeyse yüzde 75’i diğer hayvanlardan geçiyor. (Kaynak: CDC, 2017). Çiftçilik ve doğaya muamele tarzımız, ormanları kesmemiz ve doğal ortamları tahrip etmemiz nedeniyle, hastalıkların hem bir hayvandan diğerine hem de bize bulaşması için mükemmel koşulları yaratıyoruz. Bir sonraki salgın çok çok daha kötü olabilir. 

Ama değişebiliriz.

GIDA

Dünyadaki tarım arazilerinin%83'ü hayvan besiciliği için kullanılmaktadır. Oysa, çiftlik hayvanları kalori alımımızın yalnızca %18'ini sağlıyor. Yiyecek üretme şeklimiz: yemek için hayvan yetiştirmek, bu hayvanların yemlerini yetiştirmek için arazi açmak ... Bütün bunlara böyle devam ettiğimiz takdirde, ne toprağımız ne yiyeceğimiz kalacak. Bu, anlamlı ve mantıklı bir şey değil.

Et ve süt ürünleri üretimi için gerekli olan arazi, Kuzey ve Güney Amerika'nın toplamı büyüklüğündeki bir alana eşit. Alaska'dan Tierra del Fuego'ya kadar uzanan bir alana. 

Bizler dünya üzerindeki yaşamı endüstrileştirdik. 

BİYOÇEŞİTLİLİK

Aynı şekilde yiyecek üretmeye devam edersek, vahşi bitki ve hayvanların çoğunun yaşam alanlarını da yok edeceğiz ve sayısız türü yok oluşa sürükleyeceğiz. Bu bizim için de gerçekten berbat bir şey. Onlar bizim yaşam destek sistemimiz. Onları kaybedersek biz de kayboluruz.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in dediği gibi: "Çok uzun zamandır doğaya karşı anlamsız bir intihar savaşı yürütüyoruz."

İKLİM

Peki ya iklimin durumu? Şu andan tezi yok, emisyonlarımızı büyük ölçüde azaltmamız gerektiğini biliyoruz. İklim krizinin suçlularını düşündüğümüzde elbette aklımıza ilk gelenler fosil yakıt şirketleri. Ama tarım ve arazi kullanımı toplam emisyonlarımızın yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. (Kaynak: Science, 2018). Bu muazzam bir miktar. Böyle olmak zorunda değil ki. Bitki temelli bir beslenme tarzına geçersek yılda 8 milyar ton civarında CO2 salım tasarrufu sağlayabiliriz (Kaynak: Science, 2018); 25 x Tüm Volkanik Emisyonlar! Kaynak: Derin Karbon Gözlemevi, 2019). Kendimizi çok daha az (%76 daha az) arazi kullanarak besleyebiliriz (Kaynak: Science, 2018). Ve doğa iyileşebilir.

Pandemiler, biyolojik çeşitlilik kaybı, iklim yıkımı, okyanusların asitlenmesi, eşitsizlik, verimli yüzey toprağının kaybı... Bunların hepsi sadece semptomlar. Aslında hepsinin kaynağı doğaya muamele şeklimiz ve doğaya verdiğimiz değer. 

Bir sistem değişikliğine ihtiyacımız var. Ama düzeltebiliriz. Çünkü biz doğanın bir parçasıyız: Doğayı koruduğumuzda, kendini koruyan doğa oluruz.

HAYVANLAR

Ve son olarak hayvanlar. Her yıl 60 milyardan fazla hayvanı öldürüyoruz. Bu rakama balıklar dahil değil. Öldürdüğümüz balık miktarı o kadar fazla ki onların yaşamlarını ancak ağırlık olarak ölçebiliyoruz. (Yılda 20 Milyon ton. Kaynak: BM FAO, 2015).

Peki ya onların düşünce ve duyguları? Bazı hayvanlar gelecek için planlar yapar, on yıllarca süren dostluklar kurarlar. Oynarlar, birbirlerine yardım ederler. Empati dediğimiz şeyin işaretlerini gösterirler. Ne var ki, yetiştirdiğimiz hayvanların yüzde 70'i fabrikaların içinde yaşıyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu sayı yüzde  99. Hayvanların hayatları kısacık ve feci şartlar altında geçiyor. Bunun hesabını nasıl vereceğiz?

Bütün bunları bilmek yüreklerimizi burkuyor ama aynı zamanda bu, bizim için bir fırsat. Ne yapabileceğimizi biliyoruz çünkü. Tarım yapma şeklimizi değiştirebiliriz, yediklerimizi içtiklerimizi değiştirebiliriz, doğaya muamele şeklimizi değiştirebiliriz.

Bazılarımızın pek çok seçeneği var, bazılarımızın elindeyse hiçbir seçeneği yok. En çok güce sahip olanlar en çok sorumlu olanlar. Ve çoğumuz bir şeyler yapabiliriz.

Peki öyleyse… Siz ne yapacaksınız?

(22 Mayıs Dünya Biyolojik Çeşitlilik Günü’nde gösterime girdi.)

 

Çeviren: Melike Demirel

Çeviri Editörü: Ömer Madra